Davanın Geç Sonuçlandırılması Munzam Zarar İçin Yeterli Midir ?
- Sevdanur ARSLAN
- 3 May 2023
- 3 dakikada okunur
Yerleşik yargı kararlarına göre ülkemizde süregelen enflasyonun belli yıllarda yüzde yüzlerde seyrettiği, vadeli mevduatların en az bu oranlarda gelir getirdiği, yabancı para değerinin (kurların) her zaman temerrüt faiz oranlarını aştığı, banka kredileri faizlerinin yüzde iki yüze kavuştuğu, paranın iç alım (satım) alma değerinin büyük ölçüde azaldığı tartışmasız ve yaşanan bir gerçek olduğu çok açıktır. Böyle bir enflasyonist ortamda bireyin parasının değerini sabit tutmak ve kazanç sağlamak için bir çaba ve girişimlerde bulunması, örneğin en azından vadeli mevduat veya kurları devamlı yükselen döviz yatırımlarında değerlendirmesi, olayların normal akışına, hayat tecrübelerine uygun düşen bir karine olarak kabul edilmesi zorunludur. Gerçekte de anlatılan enflasyonist ortamda yaşayan makul, normal bir kişinin parasını atıl biçimde elde tutmayacağı, gelir getirici bir yatırıma dönüştüreceği, insan yapısının ve menfaatlerini koruma içgüdüsünün de doğal bir sonucudur. Hal böyle olunca, enflasyonist ekonominin olumsuz etki ve sonuçları kamuca az veya çok herkesin bildiği, en önemlisi gerekli olduğu taktirde bilinebilmesinin kolayca gerçekleştirilebileceği ve mahkemelerin de bilgisi altında olan vakıalar olarak kabulü gerekir.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun “Aşkın Zarar” kenar başlıklı 122’nci maddesi aşağıdaki gibidir:
“Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.”
Munzam zarar sorumluluğu kusur sorumluluğudur. Munzam zarar için tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Burada zararın doğmasına yol açan bir kusur aranmamaktadır. Borçlu temerrüde düşmekte kusurlu ise sorumludur.
Peki davanın geç sonuçlandırılması munzam zarar için yeterli midir ?
Durumu somut örneklerle açıklarsak; bir olayda, davacı avukat, müvekkili tarafından haksız azledildiğini ileri sürerek vekalet ücretine hükmedilmesini istemiş, ancak vekalet ücretinin tahsiline ilişkin dava, 10 yıl sürmüştür. Davacı 1.013.000.000 TL talep etmiş, dava sonunda 301.000.000 TL’ye hükmedilmiştir. Davacı avukat, 10 yıl geçtiğinden enflasyon nedeniyle munzam zarar talep etmiştir. Yargıtay Özel Dairesi “...B.K.105 madde hükmü uyarınca, alacaklının munzam zarar isteyebilmesi için borçlunun kusurlu bulunması şarttır. Davacı azledildikten sonra vekalet ücretinin tahsili davası açmış ve mahkemece hesap edilen vekalet ücretinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Davacının bu alacağını geç tahsil etmesi, yargılamanın uzamasından doğmakta olup bundan dolayı davalıya atfedilecek bir kusur bulunmamaktadır. Bu durumda, davada munzam zarar istenmesinin koşulları bulunmamaktadır...” yargısına ulaşmıştır[1].
Ancak başka bir kararda davacı, davalı hakkında 22.02.1995 tarihinde açılan taşınmaza katkı payına ilişkin davasında fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak 1.000.000.000 TL’nin tahsilini talep etmiş, mahkemece dava kısmen kabul edilerek 14.11.2000 gününde 750.000.000 TL’sının tahsiline karar vermiştir. Davacı açtığı munzam zarar davası ile 5 yılı aşan yargılama sırasında ülkedeki enflasyon nedeniyle talep ve hükmedilen miktarın hızla eridiğini, davacının bu parayı süresinde alması halinde yeni bir taşınmaz alacak iken, yıllar süren dava sebebiyle hükmedilen tutarın böyle bir taşınmazın yirmide birine bile ulaşmadığını, o tarihte 750.000.000 TL ile alınabilen bir taşınmazın halen 30.000.000.000 TL alınabildiğini ileri sürerek munzam zarar olarak 30.000.000.000 TL’sının tahsilini talep etmiştir. Yerel mahkemece alacak davasının uzamasında, davalının kusurunun ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay 13. H.D.’si munzam zarara ilişkin formül kararı ile davalının kusuru olmasa bile yargılamanın uzamasını munzam zarar için yeterli görmüş [2] yukarıda anılan ilke kararına ters bir karar vermiştir. Hakimin direnme kararı üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gelmiş, Genel Kurul; oyçokluğu ile 13. H.D.’sinin görüşü doğrultusunda direnme kararının bozulmasına karar vermiştir[3].
Munzam zararda sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmekteki kusurunun varlığı asıldır. Alacaklı borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir. Borçlu ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlama koşuluyla sorumluluktan kurtulabilir. Bu itibarla munzam zarar davalarında davacının ispat yükümlülüğünün çok sıkı kurallara bağlanmaması gerektiği Yargıtay kararları ile vurgulanmaktadır[4].
Bu durumda, Yargıtay’ın sepet formülüne göre munzam zarar hesabı yapılması, borçlunun temerrüde düştüğü tarihten ödemenin gerçekleştiği güne kadar geçen süre içerisinde her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet tahvillerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklik listeleri istenmek, gerektiğinde bunları ilgili resmi kurum veya kuruluşlardan araştırmak, bu sahada uzman bilirkişi görüşünden de yararlanılmak suretiyle bu süre içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle müvekkilin maruz kaldığı zarar miktarının yukarıda değinilen unsurların toplanıp, ortalamaları bulunarak belirlenmek ve istenilen alacağın temel hukuki yapısı nedeniyle bir tazminat alacağı niteliğinde olduğundan ve bu zararın oluşmasında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal ortamın da etkili bulunduğu ve bundan ülkede yaşamını sürdüren gerçek veya tüzel kişilerin etkilenmemesinin kaçınılamaz olduğu dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekecektir.

[1] Y. 13. H.D.’sinin 22.11.1994 gün ve 1994/8704-10313 sayılı ilamı. [2] Y.13.HD sinin 01.11.2002 gün ve 2002/8240-11532 sayılı ilamı. [3] YHGK’nun 05.11.2003 gün ve 2003/13-657-628 sayılı ilamı.
[4] Y. 11.HD’sinin 29.04.2019 tarihli ve 2018/1512 E., 2019/3201 K. Sayılı kararı.







Yorumlar